Herkes için erişilebilir bir kent, konut, ofis, iş yeri geçmişten günümüze en büyük sorun olan temel hak ve ihtiyaçlardandır. Engellilerde erişilebilirlik kavramı; hayatında engel bulunan insanların temel hak ve özgürlüklerine yani kamusal olan mekan ve alanlarda normatif ihtiyaçlarını sürdürmeye yönelik uygulamaya çalıştıkları eylem/ler bütünüdür.
Belediyelerin ve özel kurumların/kuruluşların engel durumu bulunan vatandaşlara sokaklar, parklar vs de yönlendirici, yol gösterici, hayatlarını kolaylaştırıcı bir takım eklentiler yaptığı görülmektedir. Fakat bu eklentiler kimi zaman engelli vatandaşların hayatlarını kolaylaştırmaktan çok, zorlaştırmakla kalmış veya işlevini tam olarak yerine getirememiştir. Örneğin; engelli bir vatandaşımızın tasarım ölçüsü gözetmeksizin yapılan bir rampadan tek başına çıkması mümkün olmayacağı gibi, görme özürlü vatandaşımızın devamlı kesişen, ani dönüşler yapıp bir anda önünüze dik bir duvar gelen sarı tabanlı yolda yürümesi gibi mümkün değildir. İşte bu noktada biz tasarımcılar, mimarlar, vatandaşlar olarak belirli bir standart uygulamaya ihtiyaç duyarız.
Yaya kaldırımı genişliği standartlara uygun mu?
Kent mobilyaları sivri köşelerden ve çıkıntılardan arındırılmış mıdır?
Açık ve yeşil alanlarda ana ve yan yollar erişime uygun mu?
Asansör var mı?
Turuncu Bayrak projemizde ulaşmak istediğimiz en önemli sonuç; Herkesin hayatta temel hak ve ihtiyaçlarını yapabilmesidir. Projelerin tasarım aşamasından uygulama aşamasına hatta daha sonra kullanılmasına kadar ilerleyen süreçte yapmış olduğumuz Turuncu Bayrak Sertifikası yön gösterici bir belge olarak binalarda ve kamusal mekanlarda temel standartlardan biri olmasını amaçlamaktadır. Mekan bu standardı yakaladığında nüfusumuzun %13’ünü de hayatın içine dahil etmiş olacağız, bu da yaklaşık olarak 7 milyon insanımızın kendi kendine yetebilme ve engel durumu gözetmeksizin kendi işlerini yürütebilme koşulunu sağlamış olacaktır.